Dünya futbol tarihinde 3 büyük turnuvayı üst üste kazanan tek milli takımın teknik direktörü olan Del Bosque ve Çek Cumhuriyeti’nin yetenek açısından en kısıtlı kadrolarından birini finallere taşımayı başaran Vrba, EURO 2016’daki başarısızlığın ardından istifa etti. Hırvatistan’ın hocası da hedef tahtasında. Terim içinse şu anda her şey doğal, her şey normal akışında…
Pavel Vrba, Çek futbol tarihinin yetenek açısından en kısıtlı kadrolarından birini, elemelerin bitimine 2 maç kala turnuvaya götürmeyi başardı. Hem de Hollanda-Türkiye gibi devlerin olduğu bir grupta. Hem de lider olarak.
Sadece 5 yıl içinde Viktoria Plzen gibi isimsiz bir kulüple Napoli, Atletico Madrid gibi devleri alt ettikten sonra Çekler’le başardığı da olağanüstüydü yerel kamuoyuna göre. Euro 2016’da 3 maçta sadece 1 puan alınca öykünün sonuna gelindi.
Çek Futbol Federasyonu, 3 yıllık sözleşmesi biten Vrba ile yola devam edilmeyeceğini açıkladı. Plzen ve Çek Milli Takımı ile başardıkları onun istifasını engelleyemedi.
DEL BOSQUE GERÇEK BİR EFSANE
Vicente Del Bosque, dünya futbol tarihinde 3 büyük turnuvayı üst üste kazanan tek milli takımın yaşayan efsane teknik direktörüydü. Aragones’in 2008 Avrupa şampiyonu ekibini gençleştirerek ve her geçen gün daha dikine oynatarak 2010 ve 2012’nin şampiyonu yaptı. Futbolda bir devrin değişmesine Xavi, Iniesta gibi arkadaşlarıyla beraber öncülük etti; Real Madrid’den sonra milli takımda da madalya koleksiyonculuğunu sürdürdü.
2014 Dünya Kupası’ndaki hezimetten sonra Euro 2016’da da İtalya’ya kafa tutamayınca başarısızlığı üstlendi. Gereken nesil değişikliğini yapamadığını kabul etti. 2 Şampiyonlar Ligi, 2 La Liga, bir Dünya bir de Avrupa şampiyonluğu, onu görevde tutmaya yetmedi. Ve 65 yaşında antrenörlüğe veda etti.
TERİM, KENDİ ELİYLE DEVŞİRDİĞİ FUTBOLCUYU SUÇLADI
Terim, Türk futbol tarihi yazıcılarından. Ülke futbolunda şerefli mağlubiyetler devrini kapadı, tam 42 yıl sonra milli takımı bir büyük turnuvaya taşıdı. Galatasaray’ı 2000’de UEFA şampiyonu, ulusal takımı Euro 2008’de yarı finalist yaptı. Euro 2016 elemelerindeyse eski form durumundan uzaktı, gereken nesil değişikliğini yapmakta gecikti.
Elemelerin ilk İzlanda maçına üçlü savunmayla, Emre Belözoğlu’nun kaptanlığında eski tüfeklerle çıkmaya kalktı. İlk 4 müsabakada hezimet yaşadı, neyse ki Kazakistan maçıyla beraber yaptığı mecburi nesil değişikliği ve 24’lü formatın yardımıyla Euro 2016 biletini aldı. Ama turnuvada da başarısız çizgisi sürdü maalesef…
Ömer Toprak ve Aytaç Sulu’yu götürmediği turnuvada Mehmet Topal’ı stopere devşirdi. Sonra kendi eliyle devşirdiği oyuncuyu İspanya mağlubiyeti için doğrudan suçladı.
İTALYA 117 KM., BİZ İSE 103 KM.
31,5 yaş ortalamalı İtalya’nın 117 km. ortalama koştuğu şampiyonayı, turnuvanın en genç ikinci takımı olarak 103 km. koşu mesafesiyle tamamladı Terim’in öğrencileri.
Hiçbir varlık gösteremeden kaybettiği Hırvatlar ve İspanyollar, turnuvada Türkiye zaferlerinden sonra pek bir gün yüzü göremedi. Türkiye’nin de içinde bulunduğu D Grubu, tek bir çeyrek finalist çıkaramadan evine döndü. Üstelik “siz yaslanmasanız ne olacak, İspanyollar zaten sizi yaslar” dediği İspanya Milli Takımı, İtalya’ya karşı top göremeden.
TERİM İÇİN HER ŞEY DOĞAL!
Gruptaki rakipleri Vrba ve Del Bosque görevlerinden istifa ettiler. Caciç de Hırvat kamuoyunda hedef tahtasında. Terim içinse şu anda her şey doğal, her şey normal akışında. Türkiye prim gündemiyle meşgul, futbolcular zan altında. İstifa ihtimali bile yazılmadı Türk medyasında. “2018 Dünya Kupası hazırlıkları başladı” diye duyuruldu birinci sayfalardan hatta…
ANTRENÖR VE FUTBOLCULAR HARİÇ HERKES SUÇLU!
Sahi, bir basın toplantısı yapılacaktı, ne oldu ona? Hani futbolcular hariç, antrenör hariç herkesin suçlu olduğunun anlatılacağı basın toplantısı? Fatih Hoca’nın isim isim bizi afişe edeceği, hangi görev ve yükümlülüklerimizi yerine getirmediğimizi anlatacağı…
Ben merakla bekliyorum o basın toplantısını… Gerçekten yapılacaksa tabii…