İstanbul’daki ilk maçı kimse, özellikle de Skibbe hatırlamak istemiyor olmalı. O maça garip bir 11’le çıkmıştı Cim Bom. Steaua oynamış, herkes seyretmişti. Maç Galatasaray için en iyi skorla 2-2 bitmişti. Bu durumda Bükreş’teki rövanşta gole gereksinimi olan takım Sarı-Kırmızılılardı. Steaua’ya 0-0 da yetiyordu.
Galatasaray’ın böylesine kritik bir maça yaklaşımındaki iki uç: 18. dakika dolayı… Cim Bomlular sahalarından oyun kuracak. Kendi alanlarında 5 metrelik bir şeritte yana ve geriye 10-15 pas yapıyorlar, sonunda oyun Steaua’lıların faulüyle kesiliyor. Dakika 32… Sol kanatta Arda’nın önüne derin bir top atıyorlar. Arda hızla akıyor ve içeri çıkarıyor. Gol tehlikesini kornerle kesiyor Steaua’lılar…
Galatasaray’ın böyle hızlandığı anlar çok az oldu maçta. Genelde yavaştılar. Top kendi yarı alanlarındayken çıkmakta zorlandılar. Karşı alana, ya uzun toplarla ya da serbest atışlarla bir şekilde geçince de rakip onsekiz önünde çok gereksiz paslar yaptılar.
Oysa tek çare, dikine hızlı çıkmak ve tek paslarla hamle üstünlüğünü rakipten almaktı… Steaua ise İstanbul’daki hızlı takım değildi. Rakip geri dörtlüye bastılar, son çare olarak faullere başvurdular. Top kendi alanlarındayken de kalelerinin önüne kademeler kurdular… Bir hızlandılar, ofsaytla karışık gollerini attılar. Şampiyonlar Ligi’nde oynayacaksınız dengeli, uyumlu bir takımınız olacak. Aynı nitelikte ikinci bir 11’iniz olacak. Hiçbir şeyi şansa bırakmamaya özen göstereceksiniz. Taktiklerden, dizilişlerden önce bu şart…
Bizde ne gezer… Bir Uğur sakatlandı, sağbekte her maçta başka biri deneniyor. Dün de bu mevkiye Linderoth devşirilmişti. Top kesmekten başka bir şey yapmadı. Galatasaray’ın gole gereksinimi olduğu bir maçta atağa zerre kadar katkıda bulunmadı. Golde de adamını kaçırdı. Ama İsveçli ne yapsın? Kariyerinin sonlarında belki ilk kez sağbek oynuyor. Oysa günümüzde kanat bekler forvet özellikleriyle değer kazanıyor. Bosingwa’ya boşuna 16 milyon pound saymıyor Chelsea.
Galatasaray’ın şiddetle sağbeke ihtiyacı var. Orta alanda iki yönlü futbolcuya ihtiyacı var. Yönetim ise gösteriş transferi peşinde. Nonda, Linderoth, Kewell şimdi de Baros… Hepsi bir dönem yıldızı parlayıp sonra uzun süreli sakatlanmış ve Avrupa liglerinde tutunamamış oyuncular… ‘Hagi’nin ikinci baharı’ hayalleriyle “Ya yeniden doğarlarsa?” diye bekleniyor… Lincoln derseniz, hiçbir Avrupa kulübünün ilgilenmediği bir halı saha oyuncusu… Arkasında taş gibi bir orta üçlü olsa haydi neyse… 70. dakikada Lincoln çıktı, Galatasaray hızlandı. “Türk’ün aklı sonradan gelir” klâsiğine döndüler ama “Rumen papazı bu kez pilav yedirmedi”.
Kadroya başka bir açıdan bakalım: Bir zamanlar 19 yaş ulusal takımı Avrupa’nın zirvesine taşıyan Cim Bomlu gençlerden bir tek Arda kadroda… Dün tek başına takıma ‘kazanma azmi’ aşıladı. İşte bu adamın yedekliği tartışılıyor!
Uzun yoruma gerek yok. Sağbeki Linderoth olanın Şampiyonlar Ligi’nde işi olmaz. UEFA’da olur mu? Onu grup maçlarında göreceğiz.
Maçın göze batanı: Galatasaray’a bir türlü yaranamamış olan Ovidiu Petre. Lovin’le birlikte orta alanda her yere yetişti.
Maçın seyirliği: 78. dakikada Servet’in hatalı pasında Romen forvetler gol pozisyonuna girdi. Üç kez topu kaleye sokamadılar, son anda yine Servet çıkardı.
