Ofansı süper defansı beter Cim-bom
Belki bir şehir derbisi değil ama bir ülke derbisi olarak Galatasaray-Trabzonspor maçının taşıdığı önem gerçekten ciddi boyuttadır. 3 İstanbul takımının Türkiye’nin futbol hikâyesindeki önemini anlatmaya gerek yok. Ama onların yazdığı tarihi değiştiren Trabzonspor’u mutlaka anlatmak lazım.
Geçen yüzyılın hemen başında başlayan ve aralarına on yıllarca kimseleri sokmayan malum üçüzlerin rekabetine girebilmiş tek takımdır Trabzonspor. Sırf bu yönüyle bile bakılırsa eğer Trabzonspor’un İstanbul takımlarıyla yaptığı maçları ayrı bir gözle izlemekte fayda vardır derim ben.
Sıkça takip eden okurlarımız benim Galatasaraylı olduğumun elbette farkındadır. Ancak Galatasaray’a nazaran çok daha genç bir takım sayılan Trabzonspor’a olan sevgi ve hayranlığım da hiç de az değildir.
Ali Sami Yen’deki yerimi işte bu duygularla aldım. Bir tarafta taraftarı olduğum takım, diğer tarafta ise kısacık ömrü ile ülke futbolunun seyrini değiştiren Trabzonspor vardı. Elbette maçın mutlak favorisi her zaman olduğu gibi Galatasaray’dı bu maçta da. Özellikle Ali Sami Yen’de Trabzonspor’a karşı kurduğu ezici üstünlük hepimizce malumdu ama rakip Trabzonspor olunca insan ister istemez kafasındaki acabalara engel olamıyordu…
Galatasaray, tahminleri yanıltmayacak derecede baskın başladı karşılaşmaya. Öyle ki; eğer Harry Kewell yakaladığı fırsatları gole çevirebilseydi, daha ilk yarım saatte skorun 3-0 a taşınması işten bile değildi. Bir de buna Gökhan Zan’ın direkten dışarıya çıkan kafa vuruşunu eklersek ne demek istediğim daha iyi anlaşılır.
Ancak sezonun ilk 5 haftasından sonra Galatasaray’da baş gösteren bir durum var ki bu maçta da yine kendini belli etti. Sarı kırmızılı takımın sürekli konuşulan defansif zaaflarından bahsediyorum. Sabri Sarıoğlu, Servet Çetin, Gökhan Zan ve Hakan Kadir Balta’dan oluşan defans blokunun sürekli açık vermesi artık alıştığımız bir durum ancak defansif orta saha oyuncularının da bu maçta onlara ayak uydurmaları bir anda Trabzonspor’un canlanmasına olanak sağladı. Özellikle Ayhan Akman ve Mustafa Sarp’ın yüksek orandaki top kayıpları Trabzonspor’lu oyuncuların bile beklemediği kadar çoktu. Nitekim bordo mavililerin bulduğu üç golün ikisi böyle hataların sonucunda geldi.
İkinci yarının başında durumu eşitleyen Trabzonspor’da eğer Serkan Balcı, yakaladığı yüzde yüzlük gol pozisyonunu değerlendirebilseydi, belki de şu anda başka bir yazı okuyor olacaktınız!
Trabzonspor’un en önemli problemini gol yollarındaki kaliteli ayakların eksiliği olarak özetlemek mümkün. Hele hele tek forvetli bir sistem içinde oynanacaksa, santranın ötesinde oynayan tüm oyuncuların çok kaliteli ayaklar olması şart. Aksi takdirde başkan Sadri Şener’in bin bir sıkıntıyla oluşturup toparladığı futbol takımının alıştığımız tadı vermesini kimse beklemesin.
Maçın sonunda izlediğim 7 golün verdiği keyifle Ali Sami Yen’den ayılırken Galatasaraylı bir grubun kendi aralarında yaptığı bir konuşma aslında Galatasaray’ın futbol anlayışını da özetler şekildeydi. “Allah bizim takıma defans yaptırmasın!” diyen genç Galatasaraylı o kadar haklıydı ki ne grubundaki arkadaşları ne de ben sesimizi çıkarabildik.
Umarım, perşembe günü Dinamo Bükreş karşısında da skoru korumaya çalışan ya da defans yapmak zorunda kalan bir Galatasaray izlemeyiz!
Erkut Tekin