Konyaspor-Beşiktaş maçı sonrası Nihat Kahveci ve gazeteci Turgay Demir ‘in kavgasına son noktayı Demir ‘in meslektaşı Erhun Ateş koydu.
İşte Erhun Ateş ‘in ajansspor’da yayımlanan yazısı;
İki yıl önce kantarın topuzu kaçınca alınmasına karar verilen ve günler süren ikna turlarından sonra tekrar Beşiktaş’a kazandırılan Nihat Kahveci’nin son günlerde yaptıkları ortada.
Sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim.
Nihat kardeşim lütfen bana da bir yumruk at. En acilinden meşhur olmak istiyorum. Bunu senden, hayatındaki ilk televizyon röportajını yapan bir abin olarak istiyorum.
Şiddetle yumruğa ihtiyacım var. Esirgeme bunu abinden.
Neyse.. Gerçekçi olmak gerekirse;
Bu çocuk Türkiye’den gittiğinde, İspanya’da bizim gururumuz olmadı mı ?. Oynadığı futbolla tüylerimizi diken diken etmedi mi ?..
2008 Avrupa Şampiyonası’nda yaptıklarından sonra, kendini bu alemde Türk olarak gören herkesi hıçkırıklara boğmadı mı ?..
İspanyolcayı bir-iki sene içinde şakır şakır konuşup, reklamlarda karşımıza çıkmadı mı ?..
Doğru, dürüst ve mütevazi yaşantısıyla hep sansasyondan uzak durmadı mı ?..
Şimdi ise eleştirilen bir konumda.
Neymiş efendim.. Aldığı parayı hak etmiyormuş..
Buna kimse karar veremez. En fazla Nihat’a verilen paraya yazık der geçersin. Daha fazla da bir şey söyleyemezsin.. Laf edeceksen, bu çocuğun sakatlığının bilinmesine rağmen bu transferi yapanlara edeceksin.
Hakkı-hukuku yargılamak bizlerin işi değil. Kulüp bu adamı almış, getirmiş. Parasını az ya da çok vermiş. O verenlerin sorunu. Bizlerin değil. Ailton’a, Kleberson’a, bastonla gelen Ricardinho’ya veya geçen sezon oynayıp oynamadığı belli bile olmayan bir gurbetçi kaleciye bu kulüp 500 bin euronun üzerinde para vermedi mi ?.. Son aylarda futbolculuğu tartışılan Nobre bile yılda 2 milyon 200 bin euro almıyor mu ?..
Bunların muhasebesini niye yapmıyorsun !. Asıl konu bu. Bunu araştır. Bunu yaz. Veya futbolun bir Show-Business olduğunu idrak et ve verilen paraya pula fazla kafayı takma.
Unutmadan; bu çocuk beni alın diye Beşiktaş’ın kapısını aşındırmadı. Fenerbahçe’nin yıllar önce yaptığı müthiş teklifleri Ben Beşiktaşlıyım, olmaz diyerek geri çevirmedi mi ?.
İzmir Efes Oteli’nin suit odasında, bu çocuk daha fazla baskılara dayanamayarak Beşiktaş’a evet demedi mi ?.. Çıksın Nihat kendisi anlatsın o günleri. Kesilen pastaları, patlatılan şampanyaları ve çekilip servis yapılan resimleri.
Şimdi gelelim konunun detayına.. Beşiktaş’ın Konyaspor deplasmanına yazar kategorisinde 3 kişi gitmiş. Biri Yemen Ekşioğlu, biri Atıf Keçeci. Bir diğeri ise son günlerin reklam yıldızı..
Yazı yazan adam basın tribününde işini bitirdi mi, çıkar ya uçağına gider ya oteline. Bir yazarın ne işi var takım otobüsünün dibinde. Konya’ya 3-5 gitmişliğim vardır. İçini de iyi bilirim, stat düzenini de..
Bizim basın tribünü ile, deplasman takımının çıkacağı yer arasında en az 50-60 metre var. Stat kompleksinin içinde bulunan TSYD’ye ait sosyal tesis ise 20-30 metre mesafede. Eğer uçağa yetişecek olsan ve muhabirini bekliyorsan oraya gitmene sözüm yok. Ama senin ve tüm gazetecilerin uçağı bir gün sonra. Yani senin orada işin ne ?. Sen yazarsın..
Yaz yaz yaz.. Sonra da tahrik eder misali adamın dibine kadar git.
Bir de “Q7 iki tane çaksa” gibi bir cümle var. Bunu duyduğu iddia edilen iki gazeteci ve bir futbolcu var. Nihat’a kim söylemiş, ne demiş beni ilgilendirmiyor ama, her insanın da bir dayanma kapasitesi var. Atıf Keçeci’nin ve Yemen Ekşioğlu’nun gitmeye bile gerek görmediği otobüsün orada bulunmak olayların başlamasına çanak tutmakla eşdeğer.
Şimdi Nihat Kahveci ya da başka bir oyuncu senin aldığın parayı hak edip etmediğini Twiter’da veya orda burada yazsa sen bozulmaz mısın !..
Valla biri babamdı.. Diğer ikisi de baba yarım gibiydi. Kazım Kanat, Vedat Okyar ve İlker Ateş. Bilselerdi meydanın bu kadar boş kalacağını, bu hayatta kalmak için daha çok mücadele ederlerdi.
Dikkat: Celal Kolot’un sadece futboldan iyi anladığını bilirdim. Sevgili Kolot beni yanılttı. Çünkü adamdan da anlıyormuş.
Final Cümlesi: Geçtiğimiz yıllarda Şeref Tribünü içinde Başkan Yıldırım Demirören tarafından yerin dibine sokulan ve sözlü saldırıya uğrayan Kartal Yiğit için ve yine 4-5 sene önce Malmö’de 4-1 kazanılan maçtan sonra Çağdaş Atan’ın, TRT ve ülkenin önde gelen haber ajanslarına, Basri Baykoç ile rahmetli bir gazeteciye bu galibiyeti alaylı bir şekilde armağan etmesi sonrası TSYD nerdeydi. Niye o zaman da bu gazetecilere sahip çıkılmadı. Hoş, İstanbul Şubesi’nin kınamadan haberi bile yok. Kim mi dedi.. Şubeden birileri..
Erhun Ateş / Ajansspor