Fatih Terim’in 2012 Yılına Kadar Sözleşme Yapılmasının arkasında ne var ?
Son Günlerde Kamuoyunda en çok tartışılan kişi hiç kuşkusuz Fatih Terim….
Fatih Terim bir milli takım için hiç bir birleştirici unsuru kimliğinde bulunduramazken ve aynı zaman da Türkiye’nin spordaki bölünmesinin timsali haline gelmesine rağmen dünyanın hiç bir yerinde görülmeyecek bir şekilde daha sözleşmesinin bitimine 2 yıl varken özelliklede bu 2 yıl önemli bir organizasyona hazırlanması için ( 2010 Dünya Kupası ) yeterliyken neden 2012 kadar yeni kontrat yapıldı!
Bazı spor adamlarınca eski kontratın içinde yeni bir süre ücret artırımı yapılamayacağı için böyle bir yola gidilmesiydi!
Çünkü Fatih Terim eski kontrat dahilinde 116 Milyar Aylık maaş alırken daha yeni bir zam ile maaşı 155 Milyar TL ‘ye yükseltilmişti!
Şimdi söylentiler Fatih Terim’in bir çok politika sonucu maaşın 350 Milyar dolayında bir rakam istetediği ve bunun da ancak yeni mukaveleyle ayarlanmasının söz konus olacağıydı…
Peki Fatih Terim’e kimse kal demezken böyle bir maaş ödenmesine karşılık İspanya’da neler oldu?
Evet İspanya’da İspanyol milli takımını tarihinde ilk kez İspanya dışında ( 1964) Avrupa Şampiyonu yaparken;
Namağlup Av.Şampiyonu ünvanını alarak bir de rekor kırmıştı.
Aragones İspanya Kralı dahil artık kalmayacağını söylerken; Fatih Terim henüz Türk Milli Takımı ile 2 yıllık kontratı bulunurken İtalyan Gazetelere 2.Lig de bile olsa İtalya’da çalışmak istiyorum demişti.
Cesur ve karakter timsali olan Aragones 70 Yaşında ilk kez İspanya dışında çalışacak olmasına rağmen Fatih Terim yurt dışından 2.liglerden bile bir talip bulamamışmıydı ? Yoksa milli takımdan alacağı ücretin yanında çok mu küçük bir kazanç kendisine sunuluyordu.
Neticede Aragones Avrupa Şampiyonu olan refah seviyesi çok yüksek olan İspanya’da yılda sadece 600.000 Euro kazancı vardı! Bu miktar Milli Takım Sorumlusunun yıllık priminin bile altında kalıyordu!
Artık gözler Fatih Terim’in EURO 2008 öncesi TBMM’deki 550 milletvekilini kendi aldığı maaşının konuşulması üzerine paylamasıyla gelinen noktada Milletvekillerinin ne gibi bir tepki göstereceklerinde !
Peki iki hocanın aldığı ücretler arasında daplar kadar fark varken olayın kahramanları ;
Luis Aragones ve Fatih Terim arasında ne fark vardı….
Şimdi Usta gazeteci ve Futbol adamı Futbol Antrenörler Derneğinin İlk kurucularından İ.T.Ü Spor Bölümü Öğretim üyesi Sayın Metin Tükenmez’in yazdıklarına bir bakalım……
13.Avrupa Futbol Şampiyonası İspanya’nın ipi göğüslemesi ile sonuçlandı. 44 yıl aradan sonra şampiyon olan İspanya, Avrupa’nın ara takımlarından biri olmaktan öte bir performans sergiledi. Hiç kuşku yok ki, takımını çok iyi yöneten Luis Aragones bu başarıda pay sahibi oldu. Aragones’in nasıl bir takım yarattığının ve bu takımı oluştururken hangi evrelerden geçtiğinin üzerinde durmak gerekir.
Altı çizilmesi gereken bir konu da Avrupalıların yere göğe sığdıramadıkları Fatih Terim’in, Aragones ile birlikte şampiyonanın en iyi teknik adamı olarak gösterilmesidir. Bu büyük bir yanılsamadır kanımca.
Luis Aragones ile Fatih Terim’in ortak noktası, ikisinin de basın ile geçinememesi ve medya mensuplarının sorularına bile tahammül edememeleridir.
Nevarki, Aragones bunu yaparken elindeki futbolculardan en iyi ekibi kurmuştur, bu ekibi de turnuva boyunca çok iyi yönetmiştir.
Daha somut olması için, İspanyayı karıştıran Aragones-Raul anlaşmazlığına değinelim. Medya ve İspanyol futbolseverler Raul’un vazgeçilmez olduğunu, onsuz bir İspanya takımı düşünülemeyeceğine inandıkları için Aragones’i topa tuttular.
Aragones ise sordu “İspanya Raul ile kaç dünya kupası ve kaç Avrupa şampiyonası oynadı?” yanıtı biliniyor üç dünya iki de Avrupa Şampiyonası.
Aragones yine sordu:”Peki ispanya’nın bu beş şampiyonada başarısı var mı?” Yanıt “yok”.
Ek olarak, Raul’un geçimsiz bir futbolcu olduğunu, kulübede sürekli konuşarak takımı olumsuz etkilediğini ve en önemlisi de yavaş oynadığını söyledi.
Raul’un görev yaptığı bir takım şampiyonadaki gibi hızlı oynayamaz ve dolayısıyla başarılı olamazdı. Daha önceki şampiyonalarda yine çok iyi kadrolara sahip olduğu halde turnuvalara erken veda etmelerinin sırrı da böylece anlaşılmış oldu.
Bu da yetmedi, Aragones Fabregas gibi bir dünya yıldızını kulübede oturttu. Fabregas genç, dinamik ve olağanüstü çevre görüşü ve tekniğiyle bütün dünyanın hayranlığını kazanmış olsa da Aragones onu doğru yerde ve doğru zamanda oynatarak daha iyi verim almasını bildi.
Fatih Terim ise, bir büyük turnuvada bir teknik direktörün yapmayacağı kadar büyük hatalar yaptı. Öncelikle, Avrupa Şampiyonası’na doğru oyuncularla gitmedi.
Aragones, Fabregas’ı kulübede oturturken Terim, Yıldıray Baştürk’ü yedek kulübesinde oturtamayacağını söyleyip onu kadro harici bıraktı.
Her zaman otoritesinden söz edilen Terim’in bu yaklaşımı, teknik adamlık boyutunda bir tutarsızlık göstergesi olarak algılanmış olabilir. Yıldıray’ın sahada olacağı bir Almanya maçını düşünün…
Kadronun dışında kalanları bir yana bırakalım, elindeki oyuncuları da doğru kullanamdı.
Turnuvanın en iyi orta alan oyuncularından biri olan Hamit Altıntopu sağ bekte oynatıp medyanın baskısı sonucu ileri aldı. Portekiz maçında mutlaka oynaması gereken Arda Turan’ı da yine medyanın baskısı sonucu oynatmak zorunda kaldı.
Türkiye Ligi’nde ve Şampiyonlar Ligi’nde son derece başarılı futbol oynayan Uğur Boral’ı sakatlıklar nedeniyle zorunlu olarak oynattı.
Aynı şekilde, Galatasaray’ın son altı maçında en değerli futbolu oynayan Ayhan aklına bile gelmedi. Nihat’ın yerini yine medyanın baskısı sonucu değiştirdi.
Eğer Fatih Terim, turnuva boyunca Hamit’i sağ bek, Nihat’ı santrfor oynatıp Arda’yı da yedekten oyuna sokmaya devam etseydi ve bunun sonunda da bu başarı elde edilseydi Terim’in ilkeli başarılı bir teknik direktör olduğunu söyleyebilirdik.
Aragones medyaya karşı boyun eğmedi uygulamalarının arkasında durdu. Terim’e ise medya yüklendiğinde dağıldı ve düşüncelerini yerle bir etti.
Avrupa veya başkaları, kim ne derse desin Türkiye’nin elinde çok iyi futbolcular vardı ve Fatih Terim’e rağmen bu oyuncular başarılı olmuştur.
Bu oyuncular teknik anlamda hoca desteğini arkalarında göremedikleri için ancak yarı finale kalmışlardır. Türkiye’nin elindeki bu kadro hoca desteğini her anlamda arkalarında hissederlerse 2010 dünya kupasında final oynarlar.
Not; Bu Yazı www.metintukenmez.com’dan alınmıştır,
Sayın Metin Tükenmez’e ve Tükenmez’in yazılarını Futbolistan.net ile paylaşan MetinTukenmez.com’a teşekkür ederiz.
Konu ile ilgili tepkiler süsrüyor. Değerli gazeteci Ercan Güven’in Milliyet Gazetesi’ndeki yazısı.
– TERİM BUNU HAKETMEDİ –
Fatih Terim’in Milli Takım’ı “bıraktığını” nasıl duyduk?.. Soyunma odasından çıkan Gökhan Zan söyledi.
“Döndüğünü” nasıl öğrendik?
Toplantıdan çıkan Federasyon Başkanı Hasan Doğan söyledi!
Sonra da “spekülasyon”dan şikayet ediyorlar.
Bir bakıyorsunuz Milli Takım hocasız kalıyor, bir bakıyorsunuz dört sene kontrat uzatılıyor… Her haberin yarısı eksik.
“Ayrılan” da “imzalayan” da ortada yok. Sanki ticaret yapıyorlar kendi aralarında. Mesleki sır gibi saklanıyor bizden bizim Milli Takım’ın geleceği.
Konuşursan, yazarsan; spekülasyon…