Sabah Gazetesi yazarı Hıncal Uluç’tan olay yaratacak sözler. Hıncal Uluç, Türkiye’de Fenerbahçe’nin hakemler ve medya tarafından himaye altına alındığını söyledi.
İşte Hıncal Uluç’un Fotomaç Gazetesi’ndeki yazısı şöyle;
Fenerbahçe ile Galatasaray arasında kaç puan fark varsa bunun sorumlusu hakemler. Fener’in aleyhine penaltı verilmemesi adet haline geldi.
Yobo’nun Bance’ye yaptığı hareket net penaltıydı . Rakibini tutuyor ve deviriyor. Ama gazetelerde tek satır yok. Medya da Fenerli, bu yüzden hakem de…
Galatasaray’ın kötü oynaması Namoğlu’nu ilgilendirmez. Haddi de değil
FIFA, ‘Oynatmamak isteyeni cezalandıracaksınız’ diyor; bunun farkında bile değil
Türkiye’nin içinde bulunduğu duruma uygun olarak sahada beraberlikler vardı. Galatasaray’ı, Trabzon ve Fenerbahçe takip etti. Galatasaray’dan başlayacak olursak, beraberliği neye bağlıyorsunuz? Maçı sürekli durdurmakla ve çabuk bitirmekle eleştirilen hakemin etkisi neydi?
O maçın en önemli görüntüsü şu; hakemliği zamanında Galatasaraylı olduğu iddia edilen Yusuf Namoğlu, Merkez Hakem Kurulu Başkanı olarak, hakemi eleştiren, Fatih Terim’i eleştirdi. “Galatasaray ne oynadı ki! Hakemi eleştiriyorsun!” dedi.
Namoğlu ya futbolu bilmiyor ya hakemliğin ruhunu… O makamda oturacak durumda değil. Fatih Terim, “Biz sahaya oynamak için çıktık. Karşımızdaki takım bizi oynatmamaya programlıydı ve maçın hakemi oynatmamaya niyetlilerin yanında yer aldı” diyor.
Namoğlu bu lafın önemini, özünü, ruhunu anlamamış! “Sen ne oynadın ki!” diyor. Onu söylüyor zaten Fatih; “Ben oynamak istedim. Beni oynatmadınız” diyor. “Nasıl oynayayım” diyor.
ANTALYASPOR’U TUTTU
Yusuf Namoğlu faal hakemdi daha…
FIFA nasihatlere başladı hakemlere “Sahaya çıktığınızda maça 10 dakika bakın, takımları çözün. Hangisi oynamak istiyor hangisi oynatmamak istiyor.
Tribünlerdeki ve televizyon başındaki insanlar futbol seyretmek için oradalar. Siz futbolu oynamak isteyen takımın yanında olacaksınız yorumlarınızla…
Oynatmamak isteyeni cezalandıracaksınız” diyor FIFA… Namoğlu bunun farkında değil.
Galatasaray’ın iyi oynayıp, kötü oynadığı Namoğlu’nu ilgilendirmez.
Hakkı da değil, haddi de değil. Hele Hakem Komitesi Başkanı olarak tamamen susması lazım. Ama Fatih Terim’in sorusuna cevap vermesi lazım. “Ben oynamak istiyorum. Karşı takım oynatmak istemiyor ve hakem onun yanında.” Evet. Bütün maç boyu maçın hakemi oynatmak istemeyen, futbol oynanmasını istemeyen takımın yanında oldu. Bütün yorumları Galatasaray’ın aleyhineydi.
Fenerbahçe maçının ikinci yarısında sakatlanma yok, hiçbir şey yok dört dakika uzadı.
Galatasaray maçında sadece Reira’nın sakatlandığı, hakemin frikik çaldığı pozisyonda üç dakika durdu oyun! Geri kalan duruşlar, altı tane oyuncu değiştirmesi bir yana sadece o pozisyonda kronometre tutmuş üç dakika durdu oyun… Üç dakika uzadı oyun ki maçtan önce de uyarılmış. ‘Bunlar çok zaman çalar’ diye…
Galatasaray deplasmana gidiyor, Antalya ev sahibi. Galatasaray deplasmanda oynamaya uğraşıyor, ev sahibi 0-0’a maçı bağlamaya uğraşıyor, bu konuda hakem uyarılıyor. Buna rağmen hakem oynamak istemeyen ve oynatmak istemeyenin yanında!.. Namoğlu da o hakemi savunuyor; Fatih Terim’e çatarak. Maçın en can alıcı noktası bu…
Bir maç evvel ki Fenerbahçe maçının hakemi ile bunu karşılaştırdığım zaman ve de şöyle bir geriye döndüğüm zaman bugün Fener ile Galatasaray arasında kaç puan fark varsa onun sorumlusu hakemler.
İYİ PENALTI ALIYORLAR
Fenerbahçe’nin aleyhine penaltı verilmemesi adet haline geldi daha ligin yedinci haftasında…
Yani Yobo’nun Bance’ye yaptığı hareketin iler tutar tarafı yok. Marcus Merk dedi ki “Ben hakem olarak yıllar yılı ikili mücadelelerde küçük darbelere, küçük tutmalara katiyen düdük çalmadım; topla mücadele amacı taşıyorsa…
Ama pozisyonu tekrar gösterin.
Yobo’nun topla alakası yok.
Rakibini tutuyor, deviriyor ve ondan sonra topun peşinde değil! Top sola doğru giderken Yobo sağa doğru koşuya devam ediyor. Adam topla alakasının olmadığını, tek hedefinin rakibi olduğunu her şeyle gösteriyor. Bu tartışılmaz bir penaltı.”
Ama Fenerbahçe’nin her maçında böyle tartışmaz penaltı güme gidiyor!
Penaltı skoru doğrudan değiştiren bir şeydir. Şimdi öbür tarafta da bir pozisyon var; kalkan ayak. Yani çift vuruş kesin…
Temas varsa penaltı… Ama olup olmadığı belli değil. Bence yok; çünkü olsaydı Fenerli futbolcu kendini yere atar, üç de takla atardı. Fenerliler bu işi iyi yapıyorlar çünkü… Penaltı alma işini fevkalade iyi yapıyorlar. Teması hissetseydi Bekir…
NAMOĞLU CEVAP VERSİN
Şimdi sabah gazetelere bakıyorum verilmeyen çift vuruş var, Samsun’un net penaltısı yok. Çünkü medya da Fenerli…
Hakem o yüzden Fenerli zaten…
Fenerbahçe aleyhine penaltıyı çalmadığı zaman başına bir dert gelmeyeceğini biliyor. ‘Ama penaltı çalarım da ya değilse ben mahvolurum. En iyisi çalmayayım.’ Aynen öyle! Medya verilmeyen çift vuruşun hesabını soruyor, öbüründen satır bahis yok. Tartışılmaz penaltının satır bahsi yok.
Şimdi Namoğlu,Terim’e değil de bana cevap versin: Ey Namoğlu senin hakemlerin Fenerbahçe’yi himaye altına aldılar. ‘Hayır’ almadılar diyorsan buyur beraber gidelim.
Digiturk’te beraber seyredelim maçları birer birer. Ben ona göstereyim; Fenerbahçe’nin nasıl himayede olduğunu…
* * *
YAŞAM SÜRMELİ
İki büyük acıyı bir arada yaşadık.
Buna karşılık ligin oynanmış olması da sorgulanıyor. Siz ne düşünüyorsunuz; 7. hafta ertelenmeli miydi? İki büyük acıyı bir arada yaşadık.
Dünyanın gelmiş geçmiş en büyük terörist eylemlerinden bir tanesi New York’un simgesi durumundaki ikiz kulelerin çöktüğü olaydır. Televizyonlardan da canlı yayınlandığı için bütün dünyada müthiş bir dehşet uyandırdı ve o korkunç terör eylemi, bir kahraman yarattı. New York Belediye Başkanı Giuliani o gece kapı kapı, sokak sokak dolaşarak, hayatın eskisi gibi devam etmesi gerektiğini anlattı.
Kulüplere, barlara gidip ‘Katiyen kapılarınızı kapatmayacaksınız, kepenk indirmeyeceksiniz, açık kalacak her yer. Hatta sabaha kadar açık kalacaksınız. Biz bu teröristlere yenilmediğimizi ancak böyle gösteririz. Bizim yaşamımızı engelleyemezler’ dedi ve hakikaten tarihe geçti adam.
Ben Giuliani kafasındayım. PKK, hiç tanımadığı, bilmediği, görmediği 24 askeri, hatta içinde kendi kandaşları, Kürt çocukları da olan insanları öldürme amacında değil ki… Onlarla ilgili bir sorunu yok. O uçaktakilerin, ikiz kulelerde yaşayanlarla bir sorunu olmadığı gibi… Onların amacı olay yaratmak, yankılandırmak ve ‘Biz buradayız’ dedirtmek.
Bunun önüne geçmenin tek yolu da yaşamını ne kadar acın olursa olsun, yüreğine taş basarak sürdürmek.
DEVLET YAS İLAN ETMEDİ
Türkiye’de ne yazık ki ucuz medya birtakım insanlara saldırmak için böyle olayları kullanıyor. ‘Vay efendim balıkçıya gitmiş de kahkaha atmış.’ Yok ya!.. Fatih Altaylı, “Dangalaklar” diye yazmış. Az bile yazmış. Dangalaklığın ötesinde bu…
O olaydan ne kadar çok sarsıldığını gösterirsen, onu düzenleyenler o kadar bayram yapar. ‘Bitirdik adamları’ diye…
Tavrın ‘it ürür, kervan yürür’ olmalı…
Bacağından kocaman bir parça koparmış bile olsa… Çünkü amacı o… Amacı şehitler değil; amacı Türkiye’deki yaşamı etkileyip, ‘Ben buradayım’ demek, korku salmak, dehşet salmak…
Deprem başka bir şey… Orada böyle ‘Ben şundan vazgeçersem, birisinin ekmeğine yağ sürerim’ durumu yok.
Orada, böyle durumlarda ölçülü olmak lazım. Bir yerde deprem olmuş, insanlar ölmüş… Ama görünen o ki sabahtan akşama kadar bir şey yok. Bilgi yok, ne olduğu tam bilinmiyor. Haber kanallarında bir şey yok, devletin ağzından bir şey yok. Devlet herhangi bir yas ilan etmemiş. Bir şey yapmamış.
Şimdi ortada böyle bir şey yokken, zaten sıkışık bir lig programı var bu sene sen kalk ligi ertele!.. Niye?
Kişisel olarak sorarsan; ben zaten böyle günlerde insanların bir şeyle oyalanması gerektiğini düşünüyorum.
Evde oturup kuracağına, afakanlar basacağına, ruh doktorluk, ilaçlık olacağına oyalanırsın. Maça gitmek eğlenmek değil ki… Maç vakit geçirecek bir spor olayı…
Onun için federasyonun maçları devam ettirmesini, hükümet resmi bir yas ilan ettirmedikçe doğal buluyorum. ‘Niye ertelemediniz?’ de çok yanlış bir soru… Böyle soranlar, federasyonu yıpratmak için ‘Bahane arıyor’ gibi geliyor bana…
* * *
SESİ AÇINCA ÇILDIRIYORUM
Digiturk bize maç görüntülerini verir mi; onu da bilmem! Çünkü Fenerbahçe’yi himaye eden ikinci kurum da Şansal’ın (Büyüka) Digiturk’ü… Ben böyle yorumcular görmedim!..
Şimdi Galatasaray’ın lehine bir pozisyon olduğu zaman tekrarını gösteriyor ya… Diyelim ki ofsayt çizgisi de çiziyor; “Durumu görüyorsunuz” diyor o kadar!.. Yani ‘Ofsayttı’, ‘Değildi’ bir yorum yok. ‘Durumu görüyorsunuz.’ Ben karar vereceğim! Galatasaray’ın aleyhine ise “Bak ne kadar ofsayt. Bayrağı kaldırmamış” diye yorum yapıyor.
Fenerbahçe’nin aleyhine ise hata, “Hakem resmen yanlış karar verdi” diyor.
Fenerbahçe’nin lehine ise verilen karar “Bakın hakem ne kadar doğru yaptı” diye çok güzel yorumlar yapıyor. Ama Fener ile Galatasaray yer değiştiği zaman, durum tersine döndüğü zaman ağızlar bıçak!
Yani ben Fenerbahçeli olanları, kessen sarı-lacivert akacakları biliyorum orada… Onları normal karşılıyorum.
Ama şu anda en korkunç Fenerbahçe yorumları yapan Melih Gümüşbıçak!.. Beşiktaşlı adam ya…
Ona ne oluyor? Her pozisyonu yorumlarsın itirazım yok. Ama seçer de sadece Fener’in işine gelenleri yorumlarsan ve Galatasaray’ın işine gelmeyenleri yorumlarsan o zaman bu bir kulübün himayeye; öbür kulübün karşıya alındığını gösterir.
HAVAYA GİREMİYORUM
Ayrı bir kanal sadece tribün sesini verse ben Digiturk spikerlerini ve yorumcularını dinlemeyeceğim.
Öyle seyredeceğim maçı…
Rica ediyorum onu yapsın Şansal. Digitürk’te var ya iki ses seçebiliyorsun.
Birine sadece enternasyonal sesi versin, ben tribünleri duyayım. Çünkü sesi kıstığın zaman maçın havasına giremiyorsun.
Açınca da çıldırıyorum.
Medya Fenerli, Digiturk Fenerli, hakemler Fenerli, lig oynuyoruz.
* * *
YÜREKTEN KUTLUYORUM
Kadıköy’deki görüntülere bayıldım. Kimler planlıyorsa, düşünüyorsa çok güzel ama Fener taraftarının sahiplenmesi de bir başka
Üzücü bir haftayı geride bıraktık.
Hakkari’de 24 şehit vardı, ardından da Van’da 7.2 büyüklüğünde bir depremle sarsıldık.
Derin acıları tribünler de paylaştı ve yapılan organizasyonlarla güzel bir dayanışma örneği sergilendi.
Bunlar böyle acılı günlerde, birlik beraberlik içinde olduğumuzu gösteren, hele de televizyon başındakiler için iyi görüntülerdi.
Ben en çok Şükrü Saracoğlu Stadı’ndaki görüntülere bayıldım.
Yüzlerce, binlerce Türk bayrağı vardı, maç başlarken bir tane Fenerbahçe bayrağı görmedin tribünlerde… İstiklal Marşı’ndan önce de devasa Türk bayrakları indirdiler.
İş Bankası, maç öncesi tribünde sanal olarak indiriyor ya Fenerbahçe seyircisi gerçeğini indirdi.
Fener seyircisi bu işi iyi biliyor.
Sonra o sahaya üzerinde hiçbir yazı olmayan, siyah bir pankart ile çıktılar. O siyah çok şeyi ifade ediyordu. Herhangi bir yazıya gerek de yoktu. Kimler düşünüyor, kimler planlıyorsa güzel ama o Fenerbahçe seyircisinin, taraftarının sahiplenmesi de bir başka…
Fenerbahçe’yi sezon başında nasıl sahiplendiklerini gördük. “Fenerbahçe niye büyük?” demiştim.
Her değeri sahipleniyorlar.
Sadece Fenerbahçe değil, ‘Türkiye’nin sahibiyiz’ diyorlar.
Onları bir kere daha yürekten kutluyorum.