Fatih Terim’in Milli Takım’ı “bıraktığını” nasıl duyduk?.. Soyunma odasından çıkan Gökhan Zan söyledi.
“Döndüğünü” nasıl öğrendik?
Toplantıdan çıkan Federasyon Başkanı Hasan Doğan söyledi!
Sonra da “spekülasyon”dan şikayet ediyorlar.
Bir bakıyorsunuz Milli Takım hocasız kalıyor, bir bakıyorsunuz dört sene kontrat uzatılıyor… Her haberin yarısı eksik.
“Ayrılan” da “imzalayan” da ortada yok. Sanki ticaret yapıyorlar kendi aralarında. Mesleki sır gibi saklanıyor bizden bizim Milli Takım’ın geleceği.
Konuşursan, yazarsan; spekülasyon…
Ağzı dili yok mu Hoca’nın?.. Yoksa huyu mu değişti?
Değil tabi.
Ortada bir yanlışlık var. Olay yanlış başlamış, her adım zor atılıyor. Yürüdükçe dolanıyor.
“Terim aşırı eleştirilerden bıktı, bıraktı” cümlesi.
Resmi açıklama buydu. Federasyon Başkanı bile aynen tekrarladı.
Peki ne değişti de iki yıllık sözleşmesine iki yıl daha kattı Terim?..
Bel altından yumruk atanlardan biri özür mü diledi? “Hata yaptık” mı dedi?
Mevlana’dan gazeli onlara postaladı da hidayete mi erdi insafsızlar?
Benim bildiğim kadarıyla medya olarak bir tek İsviçre’nin Blick gazetesi geri adım attı. Yoksa Terim bize değil Blick’e mi alınıp işi bırakmıştı?
Şaka bir yana, yanlış başlayan eylem “mutlu son”a bile yanlışlık kattı.
Yaslanın arkanıza… Hatırlayın şu son haftada olanları… Fatih Terim’in uzayan kontratını somut olarak karşılayacak, haklı kılacak hangi “değişiklik” var hafızanızda?
“Maaşı iki kat arttı”!
Yok başka bir veri… Keşke Federasyon Başkanı ile kavgalı olsaydı da barışıp dönseydi. Keşke zalim haberleri yazanlar özür dileseydi. Keşke Terim “herkesi affettim” deseydi. İtalya istemeseydi… Türkiye yalvarsaydı.
Yok… Bizim elimizdeki tek maddi delil; “maaşı arttı”.
Bırakın milli duyguları, hayatı boyunca “futbolla parayı” bile asla aynı terazilerin kefelerine koymayan Fatih Terim bunu hak etmedi.
Lakin halka açık olaylar, yanlış anlaşılmaya çok müsaittir. En halisane duyguların en berbat komplo olarak algılanması veya sunulması an meselesidir. Mesela Atatürkçülüğün darbecilikle özdeşleşmesi bunun siyasi örneğidir.
Şimdi benzer bir imaj travması Terim’in şahsında Milli Takım’da yaşanmaktadır ki, her olaya provokasyon gözüyle bakmaya mecbur edilen Türkiye, Terim vakasında da buzağı aramaya başlayacaktır. Ararsa haklıdır…
Hatta aramak zorundadır.
Sebep, ister Federasyon’un acemiliği olsun, ister medyanın saldırganlığı, ister Terim’in alınganlığı… 2008 zaferinden bile “yaralı” çıkmıştır Hoca.
Düzeltmek, kariyeri tırmandıkça imajı bozulan Terim’in görevi.
Sayın Ercan Güven’e ve Güven’in yazılarını Futbolistan.net ile paylaşan Milliyet Gazetesi’ne teşekkür ederiz.
