Hıncal Uluç yine bombaladı; Hayvan bunlar!..
Hıncal Uluç yine bombaladı… Fotomaç Gazetesi’nden Bülent Can’ın sorularını yanıtlayan Hıncal Uluç yine birbirinden çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Şiddet yasasını çıkartan milletvekillerini eleştiren Uluç, Fenerbahçe-Galatasaray karşılaşmasında yaşanan olayların müsebbibi olanlara ‘Hayvan’ diyerek tepki gösterdi.
İşte Hıncal Uluç’un Bülent Can’a verdiği o röportaj
* Son haftaları büyük çekişmeye sahne olan Süper Final’de gülen taraf Galatasaray oldu. 18. şampiyonluğuna imza attı ancak maç sonrası Kadıköy’de yaşanan olaylar ve kupanın 3 saat sonra verilmesi geceye damgasını vurdu. Bu yaşanları neye bağlıyorsunuz?
Bıçak gibi keskin bir çizgi ile ayırmak lazım: O gece stadyumda fevkalade iyi bir seyirci vardı. Ben herhangi bir Fenerbahçe-Galatasaray maçında bu kadar iyi bir seyirci görmedim ve maçı da pırıl pırıl izlediler. Çok küçük olaylar oldu.
Bir şampiyonluk, final maçı olmasına rağmen mesela Galatasaray kalecisi Muslera’nın kulağının dibinden bir votka şişesi geçmedi! Mesela tribünden birtakım adamlar sahaya dalıp hakemlerin ve futbolcuların üstüne koşup, “Efendim bizi arkadan ittiler” demedi!
ALKIŞLAMAYA GELMİŞTİK
Maç başından sonuna kadar çok güzel geçti, bittiği anda da çok güzeldi.
Ama ondan sonrası… Keskin bıçak orada…
Bu keskin bıçağın en güzel ifadesini de televizyonda seyrettim. Beş yaşında, Fenerbahçe forması giymiş bir çocuk…
Gözleri sırılsıklam ama ağlamıyor.
Gözleri biber gazından sırılsıklam… Beş yaşındaki çocuk diyor ki, “Biz buraya adam gibi alkışlamaya gelmiştik. Bunlar neler yaptılar?”
Ama 300-500 tane hayvan, o güzel geceyi berbat ettiler. Bu 300-500 hayvan Fenerbahçe’ye mahsus değil. Aynı hayvanlar Galatasaray’da da var.
Arena’da oynansaydı, Fenerbahçe kupayı alsaydı; aynı sahneler İstanbul’un bu tarafında yaşanırdı. Hiç şüpheniz olmasın. Trabzon’da olsaydı, Trabzon’da yaşanırdı. Bursa’da olsaydı, Bursa’da yaşanırdı. İnönü’de olsaydı, Dolmabahçe’de yaşanırdı. Çünkü bu hayvanların olmadığı kulüp yok. Bunlar bunu yaşam tarzı yapmışlar. Böyle geçiniyorlar. Böyle yaşıyorlar. Suyun devamlı bulanık olması lazım ki karınları doysun.
ŞİDDET YASASINI ÇIKARTAN MİLLETVEKİLLERİ MUTLUDUR!
Peki devlet nerede?
50 bin kişiyi, 300 kişiye teslim edilirken, devlet nerede?
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden başlayalım:
Bu hayvanların yolunu kesmek üzere bir yasa çıkarıldı. Ağır hükümler taşıyan. “Futbolda Şiddet Yasası.”
Adı da öyle… Ama birtakım kulüpleri ve birtakım adamları kurtarmak için Türkiye’nin demokrasi tarihinde ilk defa meclisteki bütün partiler el ele verdiler. AKP, MHP, CHP, BDP… Apar topar o hükümleri hafiflettiler.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül iade etti meclise… “Siz belli kulüp ve kişileri kurtarmak istiyorsunuz ama futbolda şiddetin cezasını da indiriyorsunuz.
Hiç olmazsa onlara dokunmayın” dedi.
Hayır. Apar topar, ‘bir an evvel çıksın’ diye…
Çünkü bir kelime değiştirirlerse Cumhurbaşkanı’nın yeniden veto etme hakkı doğacaktı.
Sırf ‘Elini kolunu bağlayalım, yeniden veto etmesin’ diye Cumhurbaşkanı’nın uyarısına rağmen yasayı aynen kabul ettiler. İttifakla!..
Ortaya hafifletilmiş bir yasa çıktı. O gün Cumhurbaşkanı’nın uyarısına rağmen, bu yasaya ‘Evet’ diyen milletvekilleri ‘Ne düşünüyorlar?’ öğrenmek istiyorum. Vatandaş olarak, gazeteci olarak değil. Acaba bir pişmanlık duygusu var mı içlerinde!..
Cumartesi akşamı televizyonda gördükleri sahnelerden dolayı…
Tekrar söylüyorum; Kadıköy yerine Türkiye’nin herhangi bir kenti de olabilirdi.
Peki bu yasa hafifletilmiş olarak çıktı. Çıktı da bugüne kadar uygulandığını duyan oldu mu? Tutuklanan, yargılanan ya da mahkum olan birini duydunuz mu?
Ölüm döşeğindeki Türkan Saylan’ın evi polis tarafından basılırken, televizyonlara haber veriliyor, 26 kamera Türkan Saylan’ın evinin balkonunun altında diziliyor, bütün Türkiye canlı yayınla izliyor.
Ya da orgeneral bilmem kim ya da gazeteci bilmem kim evinden alınırken, götürülürken, oradan hastaneye götürülürken, oradan savcılığa götürülürken, savcılıktan mahkemeye götürülürken canlı yayınla izliyoruz da bu ‘holigan’ denen hayvanların, yaratıkların bir tanesinin gözaltına alındığını gördünüz mü televizyonda!.. Geceyi karakolda geçirdiğini duydunuz mu? Savcılık tarafından mahkemeye sevk edildiğini duydunuz mu?
10 santim şaşsa Volkan bugün ölüydü.
320 tane güvenlik kamerası var Arena’da… Bilmiyorlar mı kimin attığını!
Herkes birbirine söylüyor, herkes aynı ismi söylüyor.
Bugüne kadar kim ne yaptıysa yanına kâr kaldı. Gecenin bir yarısı, kulüplerin yöneticileri, asbaşkanları, devreye giriyorlar. Telefonlar ediliyor, karakollara gidiliyor.
Evet… Birebir… Bundan 20 sene evvel, bir Galatasaray maçının arkasından, Şişli Emniyet Amirliği’nden iki Galatasaraylıyı ben aldım. Ben, Hıncal Uluç… İkisi de Galatasaraylı… Birisi Galatasaray’ın başkanına küfretmiş, ötekisi de ‘Sen benim başkanıma nasıl küfredersin’ diye… İkisi de arkadaşım…
Gittim orada, komisere 5 saat anlattım. ‘Bunların ikisi de Galatasaraylı, ikisi de arkadaşlarım… Maçın öfkesiyle tartışmışlar.’
CEZA ÖNLEYİCİ OLMALI
Neticede alabiliyorsun ki 15-20 sene evvel ki Hıncal Uluç, Sarı Çizmeli Mehmet Ağa İstanbul’da… Kimsenin beni tanıdığı falan yok. Ben alabiliyorsam; o kulüp başkanları, o yöneticiler daha rahat alır.
Astsubay bilmem kim tutuklanıyor, bırak orgenerali… Ben anında öğreniyorum da bunları niye öğrenemiyorum!
Ondan sonra bas bas Başbakan bağırıyor, Adalet Bakanı bağırıyor, hukukun temel ilkesi gerçekten; ‘Cezanın temel amacı, intikam almak değildir. Önleyici olmaktır.’ Bülent’in ceza aldığını görürse korkar, Hıncal aynı suçu bir daha işlemez.
Ama Bülent’in ceza almadığını görürse, Hıncal’ın bir daha umurunda mı o kanunlar!..
Bugün Türk halkının emin olduğu iki şey var; 1- Bu ülkede trafik yasaları uygulanmıyor. 2- Bu ülkede futbol yasası uygulanmıyor.
Onun için trafikte katiller dolaşıyor, onun için futbol sahalarında katiller dolaşıyor. Çünkü adamlar biliyor ki yaptıkları yanına kâr kalacak.
TAHRİK EDİLİYOR
* Bu sezon futbolda yaşanan tartışmaların, şike soruşturmasının bu olaylardaki payı nedir?
İşte söylüyorum; buraya biz Meclis’ten başlayarak geldik. Şimdi örnek vereyim; bu 300-500 hayvan en sonuncu suçlu. Bir de bunu tahrik edenler var.
Süper Final’de, ligin en kritik maçlarından birinde Fenerbahçe Trabzon’a gidiyor. Fenerbahçe, Trabzon’a giderken Aykut Kocaman ne diyor televizyonlara?
Öyle laflar ediyor ki Trabzonlular, Fenerbahçe’yi assınlar, kessinler, parçalasınlar.
Aykut Kocaman’ın söyledikleri Futbolda Şiddet Yasası’na aykırı…
Eğer bu ülkede yasalar gerçekten uygulanıyorsa savcının derhal çağırması lazım.
“MAÇI SATTILAR” DEDİ
‘Gel hocam. Sen birtakım ithamlarda bulunuyorsun. Trabzonspor’un Galatasaray’a maçı sattığını… Buna karşılık Fenerbahçe karşısında cansiperane oynadığını iddia ediyorsun.
Bununla ilgili elinde bilgi varsa, belge varsa ortaya koy. Zaten koskoca bir şike davası var. Fenerbahçe’nin başkanı geçen temmuzdan beri tutuklu…
Hemen o dosyaya ilave edelim. Ama elinde bir belge bir bilgi yokken böyle savurup Trabzon’u tahrik ediyorsan, Trabzon’da çıkabilecek kanlı olaylara teşvikçilik, tahrikçilik yapıyorsan yok.
Futbolda Şiddet Yasası’nın şu maddesine göre suç. Gel bakalım mahkemeye’ dendi mi?
Aykut Kocaman maçın bitmesinin arkasından televizyonlara çıkıp ne dedi: “Mustafa Kamil Abitoğlu, Fırat Aydınus şimdi de Cüneyt Çakır bu işi bitirdiler.”
YASA BANA UYGULANIR
Şimdi bugün öyle gelişmiş akıllı telefonlar var ki adam anında cepten görüyor. Şimdi zaten azgın herif… Bir de Aykut Kocaman diyor ki “Galatasaray’ı hakemler şampiyon yaptı.” Ne yapacak o adam?
Peki, bu demecin hesabı soruldu muAykut Kocaman’dan? Hayır! Aykut Kocaman şu anda günümüzde kahraman… ‘Kadıköy’ün neresine heykelini dikelim’ dediğimiz adam! Herkes aklına geleni söylüyor, herkes aklına geleni yapıyor ama Futbolda Şiddet Yasası katiyen uygulanmıyor.
Şimdi ‘Bunları söyledim’ diye benim için uygulanabilir!..
HEYSEL FACiASINA DÖNERDi
* Sportif anlamda bu sezon ilk kez uygulanan play-off’un ve şampiyonluğun son maça kalmasının da gerilimi yükselttiğini söyleyebilir miyiz? Şimdi, bu sene bütün bu olaylar niye çıktı? ‘Şike’ diye çıktı. Peki bu şike yüzünden küme düşme cezası verildi mi; verilmedi. O ceza dava görülürken iptal edildi, puan cezasına dönüştü. Peki, herhangi bir kulüp puan cezası aldı mı?
* Hayır.
Aldı. Kim o alan kulüp? Şike davasında olmayan Galatasaray! Böyle bir şey olur mu! Trabzon’un, Beşiktaş’ın 10, Fenerbahçe’nin 9 puan önünde giden Galatasaray’ın, Fenerbahçe’ye göre 5, Beşiktaş ve Trabzon’a göre de 10’ar puanı silindi. Bu nasıl adalettir!
Maçların gergin olması lazım. Niye adı derbi? Niye Real Madrid-Barcelona?
Real Madrid-Atletic Bilbao maçından farkı olmasa bütün Türk milleti televizyon başına toplanır mı?
Derbi bu… Ama ‘gergin olmak’ demek benzin istasyonuna gidip polis arabasını ateşe vermek değil. Benzin istasyonunda, polis arabasını ateşe vermek, ‘İstanbul’un göbeğinde bombanın fitilini ateşlemek’ demek.
Tekrar oraya geliyorum; peki o benzin istasyonunda kaç tane güvenlik kamerası var! Daha o gece onlar keklik gibi yakalanmaz mıydı! Hani biliyor musun?
* ’47 kişinin gözaltına alındığına’ dair haberler çıktı.
“47 kişi gözaltına alındı” lafı beni inandırmaz. Ben Orgeneral İlker Başbuğ’un içeride olduğunu biliyorum. Gözümle gördüm çünkü… Sabah evinden almaya kameralarla beraber gittiler. Kim haber verdi televizyon kameralarına; ‘Biz yarın sabah beşte İlker Başbuğ’u almaya gidiyoruz’ diye? Bütün Türkiye o benzin istasyonundaki facianın faillerini görmek istiyor arkadaş! İlker Başbuğ terörist de benzincide polis arabasını yakan terörist değil mi?
BÖYLE ADALET OLMAZ
Galatasaray Üniversitesi öğrencisi ‘poşu taktı’ diye 33 sene aldı! Terörist olduğu için değil, terörist eyleme taraftar görüldüğü için!.. Bu ne! Benzin istasyonunda ‘araba yakmak’ nedir ya! Bir kişi de değil. 100 kişi bir araya gelip orayı basıyorsun, polisler arabalarını bırakıp kaçıyorlar oradan, nasıl polislerse!..
Benzin istasyonunda araba bırakılıp kaçılır mı! Benzin istasyonuna park eder mi bir defa polis! O arabaya saldırı olacağı belli… İlk defa mı oluyor Türkiye’de polis arabasına saldırı?
Her toplanan 100 kişi polis arabasına saldırır.
Saldırıya uğrayacağını bile bile benzin istasyonuna park ediyorlar ve arabayı da oraya bırakıp kaçıyorlar.
Kim o polisler bilen var mı? Bırakıp kaçan belli değil, fitili ateşleyen belli değil; ’47 kişi gözaltında!’ Yok ya!..
Ergenekon’dan kimler yatıyor, ezbere, isim isim sayayım mı; adı ile soyadı ile… Öyle ‘H.Ç, B.Ç’ diye değil. Çünkü gördüm hepsini televizyonda…
Böyle çifte standartla adalet olmaz.
Hele de birtakım şeylerin altını çiziyorsan, önemli olan önlemektir. ‘Bütün bunları niye yapıyoruz?’ dediler ‘Bir daha Türkiye’de kimse darbe yapmaya teşebbüs etmesin.’ Tamam.
Ama o zaman bunu da öyle yapacaksın ki bir daha kimse Türkiye’de stadı yakmaya da teşebbüs etmeyecek, benzin istasyonu da yakmaya teşebbüs etmeyecek, beş yaşındaki çocuğun gözüne de biber gazı sıkılmasına da sebep olmayacak.
FUTBOLCULAR ÖLEBİLİRDİ
* ‘Polis orantısız güç kullandı’ şeklinde de eleştiriler var.
Efendim, o bizim medyamızın ve birtakım adamların en kolay bahanesi… Sen orada 20 kişisin, üzerine binlerce insan geliyor. Statta 50 bin kişi var, kaç kişi gelecek belli değil, toplum psikolojisi çünkü… Baştan durduramazsan sayı 50 bine çıkarsa, Heysel’e döner orası… Mecbur polis. Havaya ateş bile açabilirdi. “Orantısız güç” ne demek ya!
Polis eline tabancasına atıyor, copuna atıyor; ‘orantısız kuvvet!’ Niye?
Karşısındaki 300 kişi, ben bir kişiyim.
Nasıl olacak orantı; üç yüze karşı tek başına!.. ‘Gelin beni linç edin.’ ‘Niye?’ ‘Çünkü ben tabancamı kullanamam, copumu kullanamam.’ ‘Niye?’ ‘Sizde cop yok.’ Böyle bir şey olur mu ya!
Polisin biber gazı sıkması orada faciayı önledi. Soyunma odasına girilseydi ne olacağını bilmiyoruz. Bugün Galatasaray’da kaç futbolcu sağdı bilmiyorum…