Geçmişten bugüne futbol dünyasına çok sayıda yıldız çıkartan Hollanda, dünyanın elit takımlarında forma giyen oyuncularına rağmen bunu, “özellikle son yıllarda” milli arenada göstermekte zorlanan bir ekip izlenimini veriyorlar.
Van Basten, Gullit, Rijkaard, Koeman gibi efsanelerin boy gösterdiği Euro 88′de, finalde SSCB karşısında kazanılan şampiyonluktan sonra “Portakallar” her zaman korkulan ancak o korkunun karşılığının tam olarak alınamadığı bir ekip izlenimini verdiler.
Özellikle yetiştirdiği golcülerle bilinen Hollanda’nın, Güney Afrika’da en tehlikeli bölgesi hiç kuşkusuz orta sahası olacak. Bayern Münih formasıyla harika bir sezon geçiren Arjen Robben ve takım arkadaşı Van Bommel, aynı şekilde Inter ile bu sezon tüm kupaları alma yolunda ilerleyen Wesley Sneijder ve tabii ki Real Madrid’in yıldızlarından Van der Vaart önderliğinde ve De Jong, Afellay ve Heitinga gibi isimlerle desteklenen Hollanda orta sahası ile Jan Klaas Huntelaar, Dirk Kuyt, Robin Van Persie ve Ryan Babel gibi Premier Lig golcülerinden oluşan forvet hattı Hollanda’nın potansiyelini görmek için yeterli.
Kale ve defansa baktığımızda ise önceki yıllarda forma giyen oyuncuların yer aldığı ve bu iki pozisyonda istikrarın korunduğu gözleniyor. Bu istikrar ve tecrübe faktörü Turuncular’ın, böyle turnuvalarda başarı yolunda çok önemli bir yere sahip olan “iyi savunma” becerisini de beraberinde getirebilir.
Ancak en başta da belirttiğimiz gibi elindeki malzemenin hakkını verememesiyle meşhur olan Hollanda, bu turnuvada da bunu gerçekleştirirse artık kimse şaşırmayacak.
Teknik direktörlüğünü Bert van Marwijk’in yaptığı ve Hollanda futbolunun yakın geçmişinde söz sahibi olmuş Frank de Boer ve Philip Cocu’nun da asistan coach olduğu Hollanda’nın grupta Kamerun ve Danimarka ile ilk iki mücadelesi verir ve bu mücadele sonunda da istediğini alır ancak sonrasında ne olur kimse bilemez…
Hollanda’yı, Dünya Kupası Elemeleri ve hazırlık maçlarında, genelde iki farklı taktik ile izledik. 4-2-1-3 ile 4-2-3-1 arasında değişen Hollanda’nın saha içi taktik yayılışında, Robben ve Sneijder genelde kritik roller üstlenmekte. Özellikle Robben takımın gizli golcüsü gibi oynuyor. Orta saha ise Sneijder, van Bommel ve van der Vaart ile oyunun iki yönünde de etkili olabilecek görüntüde…
Kalede Stekelenburg’un görev almasının beklendiği Hollanda’da dörtlü defansı ise, van Bronckhorst, Mathijsen, Ooijer ve Heitinga’dan oluşturuyor.
Gerek kadro kalitesi gerekse uluslararası arenada tecrübesi fazla olan oyuncularıyla Hollanda, Kamerun ve Danimarka’nın bir adım önünde yer alıyor. Japonya çok üstün bir performans sergileyip diğer üç takımın ikisi kabus gibi bir turnuva geçirmezlerse Hollanda, Kamerun ve Danimarka’dan ikisi gruptan çıkar gibi.
Bu bağlamda, Hollanda’nın turnuvaya Danimarka maçıyla başlaması çok önemli. Bu maçtan alınacak üç puan ve ardından Japonya karşısında alınacak bir galibiyet, diğer maçların sonuçlarına göre Kamerun maçı öncesi Hollanda’ya bir üst tur biletini aldırmış olabilir.
Kaleciler
Maarten Stekelenburg, Michel Vorm, Sander Boschker
Defans
Gregory van der Wiel, John Heitinga, Joris Mathijsen, Giovanni van Bronckhorst, Khalid Boulahrouz, Andre Ooijer, Edson Braafheid
Ortasaha
Mark van Bommel, Nigel de Jong, Wesley Sneijder, Arjen Robben, Demy de Zeeuw, Stijn Schaars, Ibrahim Afellay, Rafael van der Vaart
Forvet
Dirk Kuyt, Robin van Persie, Eljero Elia, Ryan Babel, Klaas-Jan Huntelaar
FİNALE NASIL GELDİLER?
Hollanda, 2010 Dünya Kupası Avrupa elemelerinde 9. grupta mücadele etti. Norveç, İskoçya, Makedonya ve İzlanda’nın yer aldığı grupta tüm maçlarını kazanarak 1. olarak doğrudan finallere katılma hakkı elde etti.